We can see distant objects with a telescope.
- Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
The surface of the object is fairly rough.
- Nesnenin yüzeyi oldukça pürüzlü.
Can you describe the object?
- Nesneyi tarif edebilir misiniz?
I think I'm objective.
- Nesnel olduğumu düşünüyorum.
Tom does not know the difference between a subject and an object.
- Tom özne ve nesne arasındaki farkı bilmez.
I try to destroy an object using just my mind.
- Sadece zihnimi kullanarak nesneyi yok etmeye çalışıyorum.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
Gravity causes objects to have weight.
- Nesnelerin ağırlığının sebebi yer çekimidir.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
Are we subjects or objects in this process?
- Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
- Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
- Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.