We can see distant objects with a telescope.
- Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
The object flew away to the south, giving out flashes of light.
- Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu.
I think I'm objective.
- Nesnel olduğumu düşünüyorum.
Not all verbs require an object.
- Fiillerin hepsi bir nesneye ihtiyaç duyuyor değildir.
I try to destroy an object using just my mind.
- Sadece zihnimi kullanarak nesneyi yok etmeye çalışıyorum.
There were various objects in the room.
- Odada çeşitli nesneler vardı.
We can see distant objects with a telescope.
- Bir teleskopla uzak nesneleri görebiliriz.
English is an SVO language because the subject comes first, followed by the verb and then the object.
- İngilizce bir SVO dilidir, çünkü özne önce gelir, ardından fiil ve daha sonra nesne gelir.
In English, the usual sentence structure is Subject - Verb - Object/Complement.
- İngilizcede normal cümle yapısı özne - yüklem - nesne /tümleçtir.
Uranus has eleven known rings, which contain dark, boulder-sized particles.
- Uranus'un kara, kaya parçaları şeklinde nesneleri içeren, onbir bilinen halkası vardır.
The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
- Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.