I asked him where he was going.
- Ona nereye gittiğini sordum.
Do you know where your dad went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
His reputation goes with him wherever he goes.
- O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
What place do you want to go to?
- Nereye gitmek istersin?
How far do I have to go?
- Nereye kadar gitmek zorundayız?
How far are you willing to take this?
- Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?
Where is the railroad station?
- Demiryolu istasyonu nerede?
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
What part of Be patient don't you understand?
- Sabırlı olun'un neresini anlamıyorsun?
What part of Boston does Tom live in?
- Tom Boston'un neresinde oturuyor?
The dog followed him wherever he went.
- O her nereye gitse, köpek onu izledi.
You can go wherever you want to go.
- Her nereye istersen gidebilirsin.