Çok fazla vaktinizi almaktan korkuyorum.
- Ich fürchte, Ihre Zeit zu sehr in Anspruch zu nehmen.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to take up passengers.
Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
- It always takes time to get used to a new place.
Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- On Monday I have to take back the books to the library.
25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
- I've got to take my library books back before January 25th.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
- I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
- Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
Beni liderinize götürün.
- Take me to your leader.
Yarın kitapları kütüphaneye götüreceğim.
- Tomorrow, I'll take the books to the library.
Kazanmak için ne gerektiğini biliyorum.
- I know what it takes to win.
Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- I'll do whatever it takes to win.
New York'a geri dönmek için kırmızı-göz uçuşu yapmaktan başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to take the red-eye back to New York.
Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.
- Let's get out for a while to take a walk.
Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- I want to take your temperature.
Bir kimyasal reaksiyon bir veya daha fazla adımda gerçekleşir.
- A chemical reaction takes place in one or more steps.
I have to take medicine.
- Ich muss Medikamente nehmen.
The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included).
- Die Funktionen Sinus und Cosinus nehmen Werte zwischen -1 und 1 an (-1 und 1 eingeschlossen).