There are some performances that leave one breathless.
- Birini nefes nefese bırakan bazı performanslar vardır.
He leaves you breathless.
- O seni nefes nefese bırakır.
I ran into the classroom out of breath.
- Ben nefes nefese sınıfa kadar koştum.
She was out of breath from walking up and down hills.
- O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.
Tom waited breathlessly.
- Tom nefes nefese bekledi.