Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?
- Has Tom already told you what needs to be done?
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Mary Tom'un ablasıdır.
- Mary is Tom's older sister.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
Mary ve ben kızkardeş gibiyiz.
- Mary and I are like sisters.
Mary ve Alice kızkardeş gibiler.
- Mary and Alice are like sisters.
Linda Dan'ın baldızı.
- Linda is Dan's sister-in-law.
Baldızım beş yıl içinde dört çocuğa sahipti.
- My sister-in-law had four children in five years.
Tom'un kızkardeşi bir rahibe.
- Tom's sister is a nun.
O bir rahibe oldu, o Rahibe Teresa adını aldı.
- When she became a nun, she took the name Sister Teresa.
O, kızkardeşi Mary'yi aradı.
- He called his sister, Mary.
O gerçekten Tom'un kızkardeşi mi?
- Is that really Tom's sister?
Thor's nee watter! (There's no water).
Since the name change, Butch (nee Frances) seems more tough and self-assured.
Mrs Smith, nee Jones.
nee way man!.
Tom is in rapt communion with his police car, lying on his stomach, pushing it round and round, making nee-naw noises.