The storm didn't cause any damage.
- Fırtına hiçbir hasara neden olmadı.
You didn't cause it to happen.
- Bunun olmasına neden olmadın.
I don't want to cause any more trouble.
- Daha fazla soruna neden olmak istemiyorum.
Careless driving causes accidents.
- Dikkatsiz araba sürme kazalara neden olmaktadır.
It could cause too many problems.
- O, birçok sorunlara neden olabilir.
Tampons can cause toxic shock syndrome.
- Tamponlar toksik şok sendromuna neden olabilir.
Do you know what's causing the problem?
- Soruna neyin neden olduğunu biliyor musun?
When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
I don't want to cause any more trouble.
- Daha fazla soruna neden olmak istemiyorum.
I don't want to cause any inconveniences.
- Ben herhangi bir rahatsızlığa neden olmak istemiyorum.