Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
- Tom can drive almost any kind of vehicle.
Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
- Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Kylie Minogue için neredeyse ağlıyordum.
- I was almost crying for Kylie Minogue.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- Tom almost got hit by a car.
Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
- Tom almost died in that accident.