Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
- Tom can drive almost any kind of vehicle.
Hemen hemen hiç iştahım yok.
- I have almost no appetite.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük.
- The Sahara Desert is almost as large as Europe.
Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.
- The police have been searching for the stolen goods for almost a month.
Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı.
- The novel has sold almost 20,000 copies.
Tom adeta bir kız gibi gözüküyor.
- Tom almost looks like a girl.
Tom az kalsın ölüyordu o kazada.
- Tom almost died in that accident.
Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.
- I almost believed what Tom said.