Yakında bir telefon var mı?
- Is there a telephone nearby?
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Karım yakındaki bir barda çalışıyor.
- My wife works in a nearby pub.
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
- We took refuge from the storm in a nearby barn.
Tom'un varisli damarları var.
- Tom has varicose veins.
He stopped at a nearby store for some groceries.