Yakında bir yangın patlak verdi.
- A fire broke out nearby.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
- We took refuge from the storm in a nearby barn.
Onu yakındaki bir eve taşıdılar.
- They carried him to a nearby house.
Tom'un varisli damarları var.
- Tom has varicose veins.
He stopped at a nearby store for some groceries.