naziksiniz

listen to the pronunciation of naziksiniz
Турецкий язык - Английский Язык
that's very kind of you
nazik
{s} courteous

I should've been more courteous. - Daha nazik olmalıydım.

Tom told me that he thought Mary was courteous. - Tom bana Mary'nin nazik olduğunu düşündüğünü söyledi.

nazik
polite

Tom speaks five languages, but doesn't know how to be polite in any of them. - Tom beş dil konuşuyor ama onların hiçbirinde nasıl nazik olunacağını bilmiyor.

Tom wasn't polite to Mary. - Tom Mary'ye karşı nazik değildi.

nazik
{s} gentle

A gentle wind was blowing. - Nazik bir rüzgar esiyordu.

Mr. Hawk is a kind gentleman. - Bay Hawk nazik bir beyefendidir.

nazik
kind

He was kind enough to lend me some money. - Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.

I spoke to him kindly so as not to frighten him. - Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum.

nazik
{s} decent

You've been really decent to me. - Sen bana karşı gerçekten naziktin.

Be decent to people, and they'll be decent to you. - İnsanlara karşı nazik olun, onlar size karşı nazik olacaklardır.

nazik
sociable
nazik
{s} tender

Berg explained to Vera, with a tender smile, that love came from the sky and did not belong to the earth. - Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.

The rough material hurt the child's tender skin. - Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.

nazik
attentive

She is very attentive to her grandmother. - Büyük annesine karşı çok naziktir.

nazik
tense
nazik
diplomatic
nazik
gracious

The queen was gracious enough to invite us. - Kraliçe bizi davet etmek için yeterince nazikti.

She is a most gracious neighbor. - O, son derece nazik bir komşudur.

nazik
courtly
nazik
genial
nazik
masterliness
nazik
hooly
nazik
polished
nazik
delicate
nazik
{s} affable
nazik
{s} genteel
nazik
{s} obliging
nazik
friendly
nazik
{s} mild
nazik
precarious
nazik
parliamentary
nazik
agreeable
nazik
well-disposed
nazik
queasy
nazik
silken
nazik
touchy
nazik
suave
nazik
thought

Tom told me that he thought Mary was courteous. - Tom bana Mary'nin nazik olduğunu düşündüğünü söyledi.

He's a kind and thoughtful man. - O, nazik ve düşünceli bir adamdır.

nazik
elegant
nazik
touchandgo
nazik
gaiiant
nazik
easy-going

My father was a gentle, easy-going person. - Babam nazik ve uyumlu bir insandı.

nazik
lily
nazik
ladylike
nazik
debonnaire
nazik
tactful

He made his suggestion very tactfully. - Önerisini çok nazik biçimde yaptı.

nazik
gentler
nazik
unconcernedness
nazik
nice

It was very kind of you to give me a nice gift. - Bana güzel bir hediye verdiğiniz için çok naziktiniz.

He is basically a nice man. - O aslında nazik bir insandır.

nazik
gentil
nazik
thoughtful

It is thoughtful of you to remind me of my promise. - Sözümü bana hatırlattığınız için çok naziksiniz.

He's a kind and thoughtful man. - O, nazik ve düşünceli bir adamdır.

nazik
soft
nazik
civil-spoken
nazik
tickly
nazik
ticklish
nazik
tricky
nazik
sweet

That's really sweet of you. - Gerçekten naziksiniz.

She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile. - O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.

nazik
sweet-natured
nazik
lenient

Tom was lenient and kind, but decisive. - Tom, hoşgörülü ve nazik, ama kararlıydı.

nazik
quiet

Tom was quiet, polite and respectful. - Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.

nazik
urbane
nazik
kid-glove
nazik
complaisant
nazik
brittle
nazik
chivalric
nazik
fair spoken
nazik
sugary
nazik
debonair
nazik
fragile
nazik
graceful
nazik
distingue
nazik
fair
nazik
considerate
nazik
civil

It was civil of him to offer his seat to the old man. - Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.

nazik
courteously
nazik
eggshell
nazik
trickish
nazik
of delicate build, delicate-looking (person); fragile, delicate (thing)
nazik
polite, courteous
nazik
(iş) tricky
nazik
delicate (situation, task)
nazik
dainty
nazik
debonaire
nazik
polite, kind, courteous, graceful, genial, gentle, civil, gracious; delicate, fragile, brittle
nazik
exquisite
nazik
civil spoken
nazik
civilized
nazik
douce
nazik
{s} mannerly
nazik
well disposed
nazik
sweet natured
çok naziksiniz
It's so kind of you
çok naziksiniz
You're very kind
çok naziksiniz
that is very kind of you
çok naziksiniz
That's very kind of you
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение naziksiniz в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Nazik
(Adlar, İsimler) gültekin
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) f. Nezaketli. Terbiyeli. Zarif. İnce, dayanıksız
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) Ehemmiyet verilmesi icab eden
NÂZİK
(Osmanlı Dönemi) Tehlikeli husus
nazik
Başkalarına karşı saygılı davranan. İnce yapılı, narin: "Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler."- S. F. Abasıyanık. Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen. Özen gösterilmezse, gerekli önlemler alınmazsa kötüleşebilen, kritik: "Şimdi devleti tehlikeden kurtaracak pek nazik zamandır."- A. Ş. Hisar
nazik
İnce yapılı, narin
nazik
Dikkat isteyen, özen gerektiren
nazik
Özen gösterilmezse, gerekli önlemler alınmazsa kötüleşebilen, kritik
nazik
Başkalarına karşı saygılı davranan
nazik
(Osmanlı Dönemi) nezâketli, terbiyeli, zarif, ince, dayanıksız; ehemmiyet verilmesi gereken; tehlikeli husus
nazik
Özen, dikkat gösterilmezse kırılabilen, bozulabilen
naziksiniz
Избранное