Tom said that Mary was courteous.
- Tom, Mary'nin nazik olduğunu söyledi.
I like him not because he's courteous, but because he's honest.
- Onu nazik olduğu için değil fakat dürüst olduğu için seviyorum.
Tom wasn't polite to Mary.
- Tom Mary'ye karşı nazik değildi.
It pays to be polite.
- O, nazik olmak için öder.
She is gentle with children.
- O, çocuklara karşı naziktir.
I'm going with Ken. He is cool, gentle and smart. What's more, he is single!
- Ken ile gidiyorum. O, serin, nazik ve akıllı. Dahası, o bekar!
I spoke to him kindly so as not to frighten him.
- Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum.
He was kind enough to take him to the shop.
- O, onu mağazaya götürecek kadar nazikti.
You've been really decent to me.
- Sen bana karşı gerçekten naziktin.
Be decent to people, and they'll be decent to you.
- İnsanlara karşı nazik olun, onlar size karşı nazik olacaklardır.
The rough material hurt the child's tender skin.
- Kaba kumaş çocuğun nazik cildini incitti.
Berg explained to Vera, with a tender smile, that love came from the sky and did not belong to the earth.
- Berg sevginin gökyüzünden geldiğini ve yeryüzüne ait olmadığını nazik bir gülümsemeyle Vera'ya açıkladı.
She is very attentive to her grandmother.
- Büyük annesine karşı çok naziktir.
The queen was gracious enough to invite us.
- Kraliçe bizi davet etmek için yeterince nazikti.
She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
It is thoughtful of you to remind me of my promise.
- Sözümü bana hatırlattığınız için çok naziksiniz.
I thought that Tom was kind.
- Tom'un nazik olduğunu sandım.
My father was a gentle, easy-going person.
- Babam nazik ve uyumlu bir insandı.
He made his suggestion very tactfully.
- Önerisini çok nazik biçimde yaptı.
It is very kind of you to send me such a nice present.
- Bana böylesine güzel bir hediye gönderdiğiniz için çok naziksiniz.
The nurses are very nice.
- Hemşireler çok nazik.
It is thoughtful of you to remind me of my promise.
- Sözümü bana hatırlattığınız için çok naziksiniz.
The old man stroked his beard thoughtfully.
- Yaşlı adam nazik bir şekilde sakalını sıvazladı.
She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
- O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
That's really sweet of you.
- Gerçekten naziksiniz.
Tom was lenient and kind, but decisive.
- Tom, hoşgörülü ve nazik, ama kararlıydı.
Tom was quiet, polite and respectful.
- Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.
It was civil of him to offer his seat to the old man.
- Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.