O, elbette İngilizce konuşabilir.
- She can naturally speak English.
Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.
- All men naturally hate each other.
Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
- Her hair is naturally curly.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
- He has a naturally good memory.
I shall naturally protest at that decision.
... moved over from those efforts and they did it naturally and ...
... outside of what Google will provide naturally. ...