Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
- I have French nationality but Vietnamese origins.
Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.
- Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century.
O ulusal bir kahraman oldu.
- He became a national hero.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
O bir İngiliz vatandaşıydı.
- She was a British national.
Güney Afrika vatandaşıyım.
- I am a person of South African nationality.
Onlar Güney Afrika uyruklular.
- They are of South African nationality.
Birleşmiş Milletler Bosna'ya arabulucular gönderdi.
- The United Nations sent peacekeepers to Bosnia.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
- Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
Yüzden fazla ulus antlaşmayı onayladı.
- More than one hundred nations have approved the treaty.
Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
- The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.
- Hunting is banned in national parks.
Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.
- Hunting is prohibited in national parks.
Bu ulusal park güzel manzarayla dolu.
- This national park is full of beautiful scenery.
Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.
- Hunting is forbidden in national parks.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
- The nation's leaders had no choice.
Çifte vatandaşlığı seçtim.
- I chose dual nationality.
O bir İngiliz vatandaşıydı.
- She was a British national.
Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
- The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
The diplomats were advised not to interact with any foreign nationals except on official duty.
After winning the regional tournament, the team advanced to the nationals.
Import tariffs were raised for the national interest.
The boys in between 18 and 20 are of course doing National Service.
The national speed limit for a car on a highway is 70 mph.
The Roma are a nation without a country.
I'm nation sorry for you. -- Mark Twain.
... national, I'd like to find out, in light of recent events of the past year-- including ...
... it. We've gone from $10 trillion of national debt, to $16 trillion of national debt. If ...