Bu şiir isimsiz bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
Bu şiir adsız bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
Anonim kalmak istiyorsun.
- You want to remain anonymous.
John Doe anonim bir kişi için takma bir isimdir.
- John Doe is a nickname for an anonymous person.
Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
- He called her bad names.
Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
- I'm really bad with names, but I never forget a face.
İsimsiz bir hayırsever bir hayvan barınağı için birkaç yüz bin dolar bağışladı.
- An anonymous benefactor bequeathed several hundred thousand dollars to an animal shelter.
O, kızılhaç'a isimsiz olarak büyük bir miktarda para bağışladı.
- He anonymously donated a large sum of money to the Red Cross.
Gizli kalmayı tercih ederim.
- I'd prefer to remain anonymous.
Gizli kalmak isterim.
- I'd like to remain anonymous.
Bu hayvanın adını biliyorum.
- I know the name of this animal.
Marco'nun arabasının adı Thunder Gianttir.
- The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.
- Sami wanted to name his son after him: Sami Bakir II.
Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
Bu şiir adı bilinmeyen bir şair tarafından yazılmıştır.
- This poem was written by an anonymous poet.
Adsız Alkolikler'in bir üyesiyim.
- I'm a member of Alcoholics Anonymous.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Tom kızına Mary adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
Eğer o bir erkekse ona Tom adını vermek istiyorum.
- If it's a boy, I want to name the baby Tom.
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
- My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
İsim vermek istemiyorum.
- I don't want to name names.
Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.
- To give names to celestial objects, astronomers use Latin.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Tom, sana bir şey söylemek zorundayım. Ben birini seviyorum. Onun adı TO ile başlıyor ve M ile sona eriyor. Kim olabilir ki bu? Tanıdığım biri mi?
- Tom, I have to tell you something. I love someone. His name starts with TO and ends with M. Er, who would that be? Is it someone I know?