Bu şiir isimsiz bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
Bu şiir adsız bir şair tarafından yazıldı.
- This poem was written by a nameless poet.
Bu konuda anonim kalmak istiyorum.
- I want to remain anonymous in this.
Anonim kalmak istiyorsun.
- You want to remain anonymous.
Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
- He called her bad names.
Onların isimlerini hatırlayamadım.
- I couldn't remember their names.
İsimsiz bir ihbar aldık.
- We received an anonymous tip.
Tom isimsiz bir şekilde sevdiği hayır kurumuna bir milyon dolar yardımda bulundu.
- Tom anonymously donated a million dollars to his favorite charity.
Gizli kalmak isterim.
- I'd like to remain anonymous.
Gizli kalmayı tercih ederim.
- I'd prefer to remain anonymous.
Benim adım Edgar Degas.
- My name is Edgar Degas.
Onların erkek çocuğunun adı John.
- Their son's name is John.
Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.
- Sami wanted to name his son after him: Sami Bakir II.
Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
Bu şiir adı bilinmeyen bir şair tarafından yazılmıştır.
- This poem was written by an anonymous poet.
Adsız Alkolikler'in bir üyesiyim.
- I'm a member of Alcoholics Anonymous.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Tom oğluna John adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his son John.
Tom köpek yavrusuna Cookie adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his puppy Cookie.
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
Bu kafatası ve çizgileri, 17. yüzyılın sonlarında İngiltere'de faaliyet gösteren dünyaca ünlü Kaptan Kidd'e dayanılarak adlandırılmıştır.
- This skull and crossbones was named based on the world-famous Captain Kidd who was active in late 17th century Britain.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
İsim vermek istemiyorum.
- I don't want to name names.
Tom isim vermek istemedi.
- Tom didn't want to name names.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.