Onların isimlerini hatırlayamadım.
- I couldn't remember their names.
Ben isimlerde gerçekten kötüyüm, ama bir yüzü asla unutmam.
- I'm really bad with names, but I never forget a face.
Benim adım Edgar Degas.
- My name is Edgar Degas.
Bu hayvanın adını biliyorum.
- I know the name of this animal.
Sami oğlunu kendine göre adlandırmak istedi: Sami Bekir II.
- Sami wanted to name his son after him: Sami Bakir II.
Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
- I love the name Bella, it means pretty, right?
Bu bölgedeki tüm sokaklar ünlü kişilerin adını taşır.
- All the streets in this area are named after famous people.
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
- He had no other choice but to choose the names randomly.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me her name.
O, bize adını söylemek için isteksizdi.
- He was unwilling to tell us his name.
Tom, Mary'yi düşünebildiği her kötü şöhretle seslendi.
- Tom called Mary every bad name he could think of.
Şöhret bir isim etrafında toplanan tüm yanlış anlamaların toplamıdır.
- Fame is the sum of all misunderstandings that gather around a name.
Tom kızına Mary adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his daughter Mary.
Tom oğluna John adını vermek istedi.
- Tom wanted to name his son John.
Üniversite kurucusunun adını taşımaktadır.
- The university bears the name of its founder.
Gardrobumun dört kapısı ve iki aynası var. Adı, üç sesli harf ve bir ünsüz içeren bir İsveç şirketi tarafından üretildi.
- My wardrobe has four doors and two mirrors. It was manufactured by a Swedish company, whose name contains three vowels and a consonant.
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
- The person whose name was on the passport was described with words.
Astronomlar gök nesnelere isim vermek için Latince kullanır.
- To give names to celestial objects, astronomers use Latin.
Tom isim vermek istemedi.
- Tom didn't want to name names.
Bana onun adını söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell me his name.
Bana adınızı söylemek zorunda değilsiniz.
- You don't have to tell me your name.
... strength was very important for women. Her name was Cheryl Sandberg, and today she is ...
... research institute of Tohoku University, which name is ...