nahezu

listen to the pronunciation of nahezu
Немецкий Язык - Турецкий язык
hemen hemen; tahminen
e {'ne: garn} s dikiş ipliği
Английский Язык - Турецкий язык

Определение nahezu в Английский Язык Турецкий язык словарь

almost
hemen hemen

Hemen hemen hiç iştahım yok. - I have almost no appetite.

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur. - Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.

almost
az daha

Az daha treni kaçırıyordum. - I almost missed the train.

almost
neredeyse

Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor. - The police have been searching for the stolen goods for almost a month.

Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük. - The Sahara Desert is almost as large as Europe.

almost
yaklaşık olarak

Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı. - The novel has sold almost 20,000 copies.

almost
adeta

Tom adeta bir kız gibi gözüküyor. - Tom almost looks like a girl.

near
yakınlarda

Yakınlarda bir çiçek mağazası var. - There is a flower shop near by.

Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musun? - Do you know a cheap hotel nearby?

almost
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az
near
yakında

Yakında bir telefon var mı? - Is there a telephone near by?

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

almost
az kalsın

Tom az kalsın ölüyordu o kazada. - Tom almost died in that accident.

Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum. - I almost believed what Tom said.

almost
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti
near
{s} eli sıkı
near
(sıfat) yakın, samimi, eli sıkı, cimri
near
(zarf) yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen
near
yakınında

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti. - In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.

near
ne
Немецкий Язык - Английский Язык
nigh on
nearly
almost

Don't try to remember every sentence of the text, it's almost impossible. - Versuche nicht, dir jeden Satz des Textes zu merken, das ist nahezu unmöglich.

Almost everything has gotten better. - Nahezu alles hat sich verbessert.

well-nigh
near
close onto
nahezu senkrecht
near vertical
nahezu vollständige Zerlegbarkeit
near-complete decomposability
Es war nahezu unmöglich, seine Schrift zu entziffern.
It was all but impossible to read his writing
fast/nahezu greifbar sein
to be almost palpable