nahe liegend

listen to the pronunciation of nahe liegend
Немецкий Язык - Турецкий язык

Определение nahe liegend в Немецкий Язык Турецкий язык словарь

naheliegend
akla yakın
naheliegend
{'na: ıli: gınt} akla yakın, anlaşılması kolay
Английский Язык - Турецкий язык

Определение nahe liegend в Английский Язык Турецкий язык словарь

obvious
{s} besbelli

Onun beni sevdiği besbelli. - It's very obvious that he likes me.

Tom yardım etmek istiyor ama besbelli edemiyor. - Tom wants to help, but obviously can't.

obvious
{s} açık

Onun hatalı olduğu açıktır. - It's obvious he's wrong.

Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı. - Brian is mad because Chris obviously does not intend to return the money.

obvious
vazıh
obvious
gün gibi ortada
obvious
bedihi
obvious
obviously açıkça
obvious
gün gibi açık
obvious
celi
obvious
gözle görünen
obvious
belli

Onun suça karıştığı belliydi. - Her implication in the crime was obvious.

Onun bizi umursamadığı belli. - It's obvious that she doesn't care about us.

obvious
apaçık

Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır. - In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.

Onun beni sevdiği apaçık. - It's very obvious that he likes me.

obvious
{s} belli, açık, apaçık, aşikâr
obvious
obviousness aşikârlık
obvious
açıklık
obvious
{s} ortada

Hatalı olduğun ortada. - It's obvious that you're wrong.

Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada. - It's obvious Tom and Mary like each other.

Немецкий Язык - Английский Язык
obvious
suggesting
nahe liegend (Lösung)
(solution) which suggests itself
naheliegend
obvious
naheliegend
suggesting itself
nicht nahe liegend
non-obvious