I require absolute loyalty of my employees.
- Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
Tom told Mary the absolute truth.
- Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.
I require absolute loyalty of my employees.
- Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
Tom told Mary the absolute truth.
- Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.
That's an utter waste of time.
- O mutlak bir zaman kaybı.
It was a complete and utter waste of time.
- O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
He is certain to win the game.
- O, oyunu mutlaka kazanacak.
We'd be absolutely thrilled if that happened.
- O olsaydı mutlaka heyecanlanırdık.
I suggest you to go absolutely on a trip to Ferrara and Ravenna.
- Mutlaka Ferrara ve Ravenna'ya bir gezi yapmanı öneririm.
Make sure you save the receipt.
- Makbuzu mutlaka saklayın.
Be sure to mail this letter.
- Bu mektubu mutlaka postala.
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
Tom told Mary the absolute truth.
- Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.