It will probably snow tomorrow.
- Yarın muhtemelen kar yağacak.
There is probably an easy solution to the problem.
- Muhtemelen sorunun kolay bir çözümü vardır.
Who told him? Not you, perhaps?
- Ona kim söyledi? Sen değil, muhtemelen?
Other life probably exists out there and perhaps in many places.
- Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
He is likely to win this game.
- O, muhtemelen bu oyunu kazanır.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Which team is likely to win?
- Muhtemelen hangi takım kazanacaktır?
If you do your best, you're likely to succeed.
- Elinizden geleni yaparsanız, muhtemelen başarırsınız.
Presumably, the parrot escaped from the cage.
- Muhtemelen papağan kafesten kaçtı.
Presumably, Tom repaired the computer.
- Muhtemelen, bilgisayarı Tom tamir etti.
Tom is probably going to be suspicious.
- Tom muhtemelen şüpheli olacak.
Tom will likely be suspicious.
- Tom muhtemelen şüpheli olacak.