Tom bütün doğru hamleleri yaptı.
- Tom made all the right moves.
Hamlelerinizi dikkatlice planlayın.
- Plan your moves carefully.
Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to move to Boston.
Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
- Few elephants would volunteer to move to Europe.
Tom ilk hamlesini yaptı.
- Tom made the first move.
İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.
- In two moves, Kasparov will check the challenger.
Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
- Sadako wanted to say more, but her lips just didn't want to move anymore.
Hızlı hareket etmek zorundasın.
- You must move quickly.
Bak, Tom, hareket etmek zorundayız.
- Look, Tom, we have to move.
George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
- George felt the train begin to move.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
- George felt the train begin to move.
Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
- I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
Yaklaşık 1830 yılında, aile anayurdu Almanya'dan Şikago'ya taşındı.
- The family moved from their native Germany to Chicago around the year 1830.
Tom gitmek için hiç bir şey yapmadı.
- Tom made no move to go.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
Bu taşı taşımama yardım et.
- Help me move this stone.
Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
- Yuriko is planning to move into the furniture business.
Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
- Few elephants would volunteer to move to Europe.
Leyla, annesiyle birlikte olmak için eve taşındı.
- Layla moved home to be with her mother.
Tom ebeveynleriyle birlikte olmak için eve taşındı.
- Tom moved home to be with his parents.
Ben kımıldamanı söyleyinceye kadar kımıldama.
- Don't move until I tell you to.
Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık.
- We did not move for fear we should wake him up.
Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.
- If you find yourself in quicksand you'll sink more slowly if you don't move.
Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.
- They would have to move fast.
Onu uyandırma korkusuyla kımıldamadık.
- We did not move for fear we should wake him up.
Bu pencere açılmaz,Onu kımıldatıp kımıldatamadığına bak.
- This window won't open. See if you can get it to move.
Check out the guy on the dancefloor, he's got seriously good moves.
He can win a match with that one move.
Sir, seyde Sir Boys, ye nede nat to meve me of such maters, for well ye wote I woll do what I may to please you..
... every object in the universe moves. We know all the moves of matter and energy. That's ...
... The recipe for gunpowder eventually moves west across the Silk Roads ...