Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
- Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
- Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
Open source is the engine that drives technological innovation.
- Açık kaynak; teknolojik yeniliği kullanan motordur.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
- Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
I assemble car engines.
- Ben araba motorlarını monte ederim.
Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.
- İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
- Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
Welcome to the world of motor vehicles.
- Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
I have a classmate who has a motorboat license.
- Motorlu tekne lisansı olan bir sınıf arkadaşım var.
Tom said he'd never been in a motorboat.
- Tom motorlu tekneye hiç binmediğini söyledi.
She has excellent motor skills.
Bu makine küçük bir motor tarafından çalıştırılıyor.
- This machine is driven by a small motor.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.
Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
- I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
- The number of motor vehicles in the city has increased.
Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
- Welcome to the world of motor vehicles.
Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
O sadece bir motosiklete değil fakat aynı zamanda bir arabaya da sahip.
- He's got not only a motorbike but also a car.
Tom'un üç arabası ve bir motosikleti var.
- Tom has three cars and a motorcycle.
Tom motorlu tekerlekli bir sandalye satın almak için yeterli paraya sahip değil.
- Tom doesn't have enough money to buy a motorized wheelchair.
Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
- In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
Ben onun bir otomobil kazasında kötü yaralandığını duyunca çok şaşırdım.
- I am very much surprised to hear that he got badly injured in a motorcar accident.
Bu makine, küçük bir elektrik motoru ile çalıştırılır.
- This machine is driven by a small electric motor.