Burada iklim yılın büyük bölümünde sıcaktır.
- The climate here is warm for most of the year.
Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
- This is where I spend most of the day.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
O, zamanın çoğunu yazlık evinde geçirdi.
- He spent most of the time at his summer home.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
- Football is the most known sport in the world.
Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
- Most Japanese drink water from the tap.
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
- Most young adults enjoy going out at night.
Pek çok genç İtalyan kızı zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- What do most young Italian girls spend their time doing?
O süpermarkete giderseniz, günlük hayatta kullandığınız pek çok şeyi satın alabilirsiniz.
- If you go to that supermarket, you can buy most things you use in your daily life.
Bilhassa matematikten nefret ediyorum.
- I hate math most of all.
Ben bilhassa onu özlüyorum.
- I long for that most of all.
Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
O, son derece nazik bir komşudur.
- She is a most gracious neighbor.
En fazla 20 dolar ödeyecek.
- He will pay 20 dollars at most.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
The most I can offer for the house is $150,000.
This is a most unusual specimen.
Most want the best for their children.
The majority of them are decent people.
- Most of them are decent people.
... all here today. It's because you write software. And most of you write Android apps. ...
... But as most of you probably heard last December, we ...