Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık.
- We were faced with an unusual situation because of the accident.
Senin ve Tom'un aynı fikirde olmaması çok olağan dışı.
- It's very unusual for you and Tom to disagree.
Olağan dışı bir şey fark etmedim.
- I didn't notice anything unusual.
Tom'un geç kalması anormal değil.
- It's not unusual for Tom to be late.
Tom'un geç kalması anormaldir.
- It's unusual for Tom to be late.
Konuşman için alışılmamış bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.
Telefon soygunu alışılmadık bir şekilde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Tom'un bu kadar erken burada olması alışılmadık.
- It's unusual for Tom to be here so early.
Sami kendini biraz garip hissediyordu.
- Sami was feeling a bit unusual.
Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.
- Tom had some very unusual experiences.
Tom'un geç kalması olağandışıdır.
- It's unusual for Tom to be late.
Onun tuhaf davranışı şüphelenmemize neden oldu.
- Her unusual behavior caused our suspicions.
Konuşman için tuhaf bir konu ileri sürmek zorunda değilsin.
- You don't have to come up with an unusual topic for your speech.