more more

listen to the pronunciation of more more
Английский Язык - Турецкий язык
daha fazla
more
{s} daha fazla

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır. - A quartet has one more member than a trio.

more and more
gitgide

Dünya gitgide artan bir hızla değişiyor. - The world is changing more and more quickly.

Avrupa'da kamusal alanın yokluğu gitgide daha fazla hissediliyor. - The lack of a public sphere in Europe is being felt more and more keenly.

more or less
aşağı yukarı

Tom ve Mary aşağı yukarı aynı bedendeler. - Tom and Mary are more or less the same size.

O aşağı yukarı benim yaşımda. - She's more or less my age.

more
daha

John Bill'den daha zeki. - John is more intelligent than Bill.

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

more or less
az çok

Onun sorunlarını az çok anlıyor. - He understands her problems more or less.

Tom operasyondan sonra az çok normal bir hayat yaşayabildi. - Tom was able to live a more or less normal life after the operation.

once more
bir kez daha

O onu bir kez daha deneyecek. - She'll try it once more.

Lütfen onu bir kez daha söyleyin. - Please say it once more.

once more
bir daha
more likely
olması daha muhtemel
more likely to
büyük bir olasılıkla
more recently
çok yakın geçmişte
more than
-den daha fazla
a lot more
çok daha fazla
any more
gayrı
any more
başka

Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum. - Unless you have any more questions, I'd like to go now.

Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur. - To be happy and not ask any more questions would be best.

be more royalist than the king
kraldan çok kralcı olmak
become more serious
ağırlaşmak
define more criteria
(Bilgisayar) daha fazla ölçüt tanımla
don't bite off more than you can chew
(deyim) boyundan büyük işlere kalkışma
for ever more
ebediyen
forever more
daima
forever more
sonsuza dek
further more
bundan başka üstelik
further more
üstelik
get more info
(Bilgisayar) daha çok bilgi
it is more than probable that
büyük bir olasılıkla
less is more
az ama öz
making more difficult
ağırlaştırma
more
(Bilgisayar) büyük

Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir. - Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır. - My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.

more
-den daha
more
(Bilgisayar) yardım

Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz. - In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.

Tom daha yardımsever olamazdı. - Tom couldn't have been more helpful.

more
(Bilgisayar) diğer

Sarışınlar diğer saç rengine sahip kadınlardan % 7 daha fazla kazanırlar. - Blondes earn 7% more than women with any other hair color.

Ben onu diğer çocukların herhangi birinden daha çok seviyorum. - I love him more than any of the other boys.

more
töre

300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler. - More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
ziyade

Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi. - Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.

Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi. - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.

more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm

Tüm istediğim biraz daha dikkatti. - All I wanted was a little more attention.

Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir. - All languages are equal, but English is more equal than the others.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) başka

Onların başka şarapları yok. - They have no more wine.

Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Time is more precious than anything else.

more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) tümü
more arrows
(Bilgisayar) daha fazla ok
more by token
munzam delil olarak
more choices
(Bilgisayar) daha fazla seçenek
more choices
(Bilgisayar) diğer seçenekler
more clearly
daha açık bir ifadeyle
more color
(Bilgisayar) daha fazla renk
more colorful
daha renkli
more colors
(Bilgisayar) daha fazla renk
more colors
(Bilgisayar) diğer renkler
more colors
(Bilgisayar) tüm renkler
more contrast
(Bilgisayar) daha fazla karşıtlık
more current
daha güncel
more deeply
daha derin bir biçimde
more deeply
daha derin
more detail
(Bilgisayar) çok ayrıntı
more discount
(Ticaret) daha fazla indirim
more dots
(Bilgisayar) diğer noktalar
more effects
(Bilgisayar) diğer efektler
more files
(Bilgisayar) diğer dosyalar
more files
(Bilgisayar) tüm dosyalar
more frequent
daha sık
more general
daha genel
more groups
(Bilgisayar) tüm gruplar
more help
(Bilgisayar) daha fazla yardım
more info
(Bilgisayar) daha çok bilgi

Sanırım daha çok bilgiye ihtiyacımız var. - I think we need more information.

more info
(Bilgisayar) diğer bilgiler
more info
(Bilgisayar) ek bilgi
more info
(Bilgisayar) daha bilgi

Bana e-posta ile biraz daha bilgi gönderir misin? - Could you send me more information by email?

Biraz daha bilgi almalıyız. - We should get more information.

more items
(Bilgisayar) ek öğeler
more items
(Bilgisayar) diğer öğeler
more jobs
(Bilgisayar) diğer işler
more lines
(Bilgisayar) daha fazla çizgi
more links
(Bilgisayar) daha fazla bağlantı
more media
(Bilgisayar) daha çok ortam
more modern
daha modern
more names
(Bilgisayar) daha fazla ad
more options
(Bilgisayar) diğer seçenekler
more or less
oldukça
more or less
yaklaşık

O yaklaşık olarak benim yaşımda. - She's more or less my age.

more or less
takriben
more or less
az ya da çok

Az ya da çok sorunlarını anlıyor. - He understands more or less his problems.

Bu az ya da çok şu anda söyleyebileceğim şey. - That's more or less all I can say at the moment.

more pages
(Bilgisayar) diğer sayfalar
more powerful
(Bilgisayar) daha güçlü
more quality
daha kaliteli
more results
(Bilgisayar) diğer sonuçlar
more royalist than the king
kraldan çok kralcı olmak
more sheets
(Bilgisayar) tüm sayfalar
more space
(Bilgisayar) çok alan
more speed
(Bilgisayar) çok hız
more speed
(Bilgisayar) daha çok hız
more subwebs
(Bilgisayar) diğer alt webler
more text
(Bilgisayar) tüm metin
more text
(Bilgisayar) ek metin
more than
(Bilgisayar) iletinin yaşı
more than
(Bilgisayar) büyüktür
more than half of
yarısından çoğu
more than once
bir çok kez
more time
(Bilgisayar) kez daha

Bir kez daha söyleyeceğim. - I'll say it one more time.

Onu bir kez daha okuyun, lütfen. - Read it one more time, please.

more times
(Bilgisayar) daha fazla kez
more times
(Bilgisayar) kez daha
more tips
(Bilgisayar) ek ipucu
more toolbars
(Bilgisayar) tüm araç çubukları
more toolbars
(Bilgisayar) diğer araç çubukları
more windows
(Bilgisayar) tüm pencereler
more windows
(Bilgisayar) daha çok pencere
more wizards
(Bilgisayar) diğer sihirbazlar
much more
kat kat fazla
neither more nor less
tam öyle
neither more nor less
tam o kadar
neither more or less
tam o kadar
neither more or less
tam öyle
neither more or less
ne fazla ne eksik
no more
gayrı
no more
bir daha
nothing more than
yalnız
once more again
bir kez daha
once more again
yeniden
one more
birtane daha
one more
bir daha

Onu bir daha deneyebiliriz. - We can give it one more try.

so much more
kat kat fazla
so much more
kat be kat
some more time
bir müddet daha
still more
bir kat daha
tell me more
(Bilgisayar) daha detaylı bilgi ver
tell me more
(Bilgisayar) daha fazla bilgi
tell me more
(Bilgisayar) ek bilgi ver
tell me more
(Bilgisayar) ayrıntılı bilgi
tell me more
(Bilgisayar) ek bilgi
tell me more
(Bilgisayar) daha çok bilgi
there is more to it than that
o kadar basit değil
there is one more
bir de şu var
what's more
üstelik
yet more
hatta bundan daha fazla
yet more
hatta
yet more
bundan daha fazla
a few more
bir kaç tane daha
and a lot more
çok daha fazlasıyla
and what's more
üstelik
any more
daha fazla

Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi. - Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.

O, hakaretlere daha fazla katlanmadı. - She could not put up with the insults any more.

any more
artık

Kızınız artık bir çocuk değildir. - Your daughter is not a child any more.

Ben artık sigara içmiyorum. - I don’t smoke any more.

any more
daha çok

Ben pizzayı spagettiyi sevdiğimden daha çok sevmiyorum. - I don't like pizza any more than I like spaghetti.

Onu senden daha çok sevmiyorum. - I don't like it any more than you do.

any more than
-den daha fazla
bite off more than one can chew
başından büyük işe girişmek
grow more mellow
daha fazla olgunlaş
in more cases than not
genellikle
make more even
daha düz hale getir
many more
çok
more
daha çok

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than him.

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

more and more
gittikçe

O heyecanlandığında, gittikçe daha hızlı konuştu. - As he grew excited, he spoke more and more rapidly.

İki kız kardeş gittikçe daha ünlü oldular. - The two sisters became more and more famous.

more feasible
daha uygun
more of a
daha çok

Tom bir gitaristten daha çok birşarkıcıdır. - Tom is more of a singer than a guitarist.

more of an
daha ziyade
more often
çoğunlukla

Çoğunlukla, insanlar kendilerine söylediğine inanırlar. - More often than not, people believe what you tell them.

more often than not
genellikle
more often than not
çoğu zaman
more or less
ortalama
more than
den çoğu
more than enough
ihtiyaçtan fazla
more than meets the eye
göründüğünden fazla
more than one
birçok defa
more's the pity
ne yazık ki
much more than
den çok daha fazla
no more
bir daha hiç
no more
artık hiç

Bir mucize oldu! Tom tamamen sağlıklı ve hastalıktan artık hiçbir iz yok! - A miracle has happened! Tom is completely healthy, and there's no more trace of the disease!

nothing more or less than
sırf
nothing more or less than
sadece
one or more
bir ya da birden çok
the more the more
ne kadar o kadar
what is more
bunun da ötesinde

Ev bizim için çok büyük, bunun da ötesinde o çok pahalı. - The house is too big for us, and what is more, it is too expensive.

O büyük bir devlet adamı ve bunun da ötesinde büyük bir bilgindir. - He is a great statesman, and what is more a great scholar.

nothing more than
sadece
Don't bite off more than you can chew
(Atasözü) Çiğneyebileceğinden fazlasını ısırma
More
{i} fazla şey

Tom'un ekleyecek daha fazla şeyi yoktu. - Tom had nothing more to add.

Aç gözlü insanlar her zaman daha fazla şey ister. - Greedy people always want more stuff.

More haste more waste
(Atasözü) Acele işe şeytan karışır
What's more
üstelik, dahası
You can catch more flies with honey than with vinegar
(Atasözü) Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
all more
Tüm daha
as more and more
gitgide artan

information is also found wanting, as more and more companies demand knowledge.

get more
Daha fazla olsun
learned more
daha öğrendi
looking deeper , thinking more.
daha derin, daha düşünme arıyorum
more abrupt
daha ani
more active
daha aktif
more comfortable
daha rahat
more fearless
daha korkusuz
more ideal
daha ideal
more imbecile
daha embesil
more important
daha önemli
more morose
daha suratsız
more often than not
Çoğunlukla

More often than not, a student will come up with the right answer.

more shy
daha çekingen
more sly
daha sinsi
more than
-den çoğu
more than likely
göre daha sık
more than meets the eye
(in, to sth) göründüğü gibi değil
more than one can shake a stick at
sürüsüne bereket
more thorough
daha ayrıntılı
more vulnerable
daha korumasız
nay more
hatta daha
never more
Bir daha asla
none the more
hiçbiri daha
not any more
artık öyle değil
read more
Devamını okuyun
the more haste, the less speed
daha acele, daha az hız
the more more
daha fazla
the more the more
aşırı
there is more to it than that
Bundan daha fazlası var

I believe (that) there is more to it than that !.

there is more to it than that
(deyim) (There iş more to it than meets the eye) Dahası ..., dahası da var, sadece bu değil, dahası da var, bu işin görünen kısmı, dahası da var
to do one more thing
şey bir daha yapmak
to equate two or more things
iki veya daha fazla şeyler eşit için
Английский Язык - Английский Язык

Определение more more в Английский Язык Английский Язык словарь

-more
Used to form a comparative of certain adjectives and adverbs, usually ending in -er
More
The Volta-Congo language of the Mossi people, mainly spoken in part of Burkina Faso
More
A surname
all the more
even more

London was startled by a crime of singular ferocity and rendered all the more notable by the high position of the victim.

any more
To a greater extent (than)

I don't like Braques any more than I like Picasso.

any more
In negative or interrogative constructions: from a given time onwards; longer, again

They don't make repairable radios any more.

any more
In positive constructions: now, from now on

He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.

bite off more than one can chew
To try to do too much; to take on or attempt more than one is capable of doing

I think I bit off more than I could chew when I agreed to paint this house by myself.

bollocks more like
Rubbish; nonsense

Bollocks more like, returned Smith. He was loving the moment, revelling in getting the upper hand.

could one be any more
This person couldn't be any more

I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.

have more chins than a Chinese phone book
To be exceedingly fat, especially under the chin (as in a "double chin")

My friend, Hank Zona, used to nod his head in someone's direction and whisper, That guy has more chins than a Chinese phone book..

less is more
That which is less complicated is often better understood and more appreciated than what is more complicated; simplicity is preferable to complexity; brevity in communication is more effective than verbosity

The program, which features two premieres—Songs, a solo, and The Pleasure of Stillness, a quartet—is founded on the notion that less is more.

more
An increased amount or quantity

When it comes to parties, the more, the merrier.

more
a root
more
a carrot; a parsnip
more
Comparative form of many: more many, in greater number. (for a discrete quantity)

There are more ways to do this than I can count.

more
Comparative form of much: more much, in greater quantity, amount, or proportion. (for a continuous quantity)

There's more caffeine in my coffee than in the coffee you get in most places.

more after the jump
Used to introduce an inline advertisement in a webpage etc
more and more
Increasingly more; a growing number of; a growing quantity of

There are more and more people who keep pets these days.

more and more
In a manner that progressively increases

To show their deadly rage.

more and more
Progressively more

What was expressed by the whole of the count's plump figure, in Marya Dmitrievna found expression only in her more and more beaming face and quivering nose.

more and more
Indicates that the statement is becoming progressively more true

More and more it is not the soul and Nature, but the eye and print, whose resultant is thought.

more cry than wool
Asserted but not grounded in reality

In rebuttal, the petitioner offers more cry than wool. He points first to the vague threats that his family and friends relayed to him during his 1990 return to El Salvador, and speculates that members of the FMLN still sought to harm him at that time. This is unabashed surmise. Aguilar-Solis v. INS, case no. 98-1484 (1st Cir. 1998).

more equal
Ostensibly equal, but in reality more privileged

He clearly believes some states are more equal than others.

more haste, less speed
When we are in a hurry, we often end up completing our task slower
more like
Used to challenge another's use of a term, replacing it with something the speaker or writer considers more pertinent

Nothing to do with his physical prowess. Bullshit and crap more like — very funny though.

more like it
Better, more desirable
more often than not
usually; more than half the time; more likely to happen than not to happen

More often than not, tomato seeds will sprout even if they are a couple of years old.

more or less
approximately

The sporophyte foot is also characteristic: it is very broad and more or less lenticular or disciform, as broad or broader than the calyptra stalk , and is sessile on the calyptra base.

more or less
almost

I've more or less guaranteed myself a top mark in my final exams.

more than one can poke a stick at
occurring in abundance; of a large quantity; many

Check out this shop! They have more kinds of carpet than you can poke a stick at!.

more than one can shake a stick at
occurring in abundance; of a large quantity; many

Any English High Street has more Indian Restaurants than you can shake a stick at.

more than you can shake a stick at
Alternative form of more than one can shake a stick at
more'n
more than
more-or-less
Alternative spelling of more or less
need I say more
Used to say that audience can predict the result of something

Joe Bloggs became president - need I say more?.

no more Mr Nice Guy
used to show that the speaker is not going to be pleasant anymore, and will resort to unpleasantness to get their way
once more
Again, a further time, once again
one more time for the sweet souvenir
for old times' sake
piss more than one drinks
to boast; to brag
please speak more slowly
Used to ask the interlocutor to speak more slowly
s'more
A snack food made by combining graham crackers, marshmallows (frequently toasted) and chocolate, a typical camping fireside treat

I’d had too many s’mores.

slip into something a little more comfortable
To wear something suitable to be stripped off by a lover

She paused a moment before coming out of the bathroom, appreciating the irony of how uncomfortable her lingerie was, only moments after asking him if he minded if she slipped into something a little more comfortable.

some more
toasted marshmallows and chocolate between graham crackers
the more the merrier
It is more fun with more people
the more things change, the more they stay the same
A proverb making the observation that turbulent changes do not affect reality on a deeper level other than to cement the status quo
there's more than one way to skin a cat
A problem generally has more than one solution
there's more where that came from
A greater number of similar things can be provided in the future

Thank you for donating all of these blankets to the orphanage. ― There's more where that came from!.

what is more
furthermore, or in addition, moreover

I've done it wrong, and what's more I don't care.

you get more with a kind word and a gun than you do with a kind word alone
It is advantageous not to rely solely on being nice
more
A greater quantity, amount, or number; that which exceeds or surpasses in any way what it is compared with
more
In addition; further; besides; again
more
Greater in number; exceeding in numbers; with the plural
more
{a} greater in degree, number or quantity
more
To make more; to increase
more
{n} a greater number or quantity
tongue or more correctly tung
{n} an organ of speech, language, point, what projects out
It's more than my job's worth
Something that you say in order to tell someone that you cannot do what they want you to do because you would lose your job if you did
more often than not
Most of the time

More often than not, a student will come up with the right answer.

nothing more than
Only, nothing but

He dismissed Bryan as nothing more than an amateur.

say no more
Said to show that you understand exactly what the other person is suggesting

I saw him coming out of her flat. Say no more!.

there is more to it than
(deyim) (There is more to it than meets the eye) More is being concealed than revealed here, that's just the tip of the iceberg
without more ado
(deyim) Hemen, ses çıkarmadan, sözü uzatmadan
without more ado
(deyim) Without any fuss or delay; immediately
more and more
increasingly, to a larger and larger degree
more and more
advancing in amount or intensity; "she became increasingly depressed"
more more

    Турецкое произношение

    môr môr

    Произношение

    /ˈmôr ˈmôr/ /ˈmɔːr ˈmɔːr/

    Видео

    ... related to education and learning every day more and more and get more more ...
Избранное