Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
- The baby needs its mother.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.
- Mother always gets up early in the morning.
Onların ana dili Fransızca.
- French is their mother tongue.
Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.
- I can speak Esperanto as if it's my mother tongue.
Sevgili anneciğim, neden çok üzgünsün?
- Dear mother, why art thou so sad?
Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
- Mama, is it okay if I go swimming?
Anne, Tom benim oyuncağımı geri vermeyecek!
- Mama, Tom won't gimme back my toy!
Çocuklar Tom'a anasının kuzusu dediler.
- The children called Tom a mama's boy.
Onun oğlu bir ana kuzusu. O her zaman onunla olmak zorunda.
- Her son is a mama's boy. He has to be with her all the time.
Woah, that chick in the bikini is a real momma!.
I need to talk to momma, before I buy the car.
My momma's so great, she bakes me cookies every week.
In Japan, radioactive cesium was detected in baby formula.
- Japonya'da bebek mamasında radyoaktif sezyum saptandı.
What kind of food should I be feeding my dog?
- Köpeğimi ne tür mamayla beslemeliyim?
When should I stop feeding my dog puppy food?
- Köpeğimi köpek mamasıyla beslemekten ne zaman vazgeçmeliyim?
How do I get my dog to eat dog food?
- Köpek mamasını köpeğime nasıl yediririm?
Tom asked Mary where she wanted him to put the bag of dog food.
- Tom Mary'ye onun köpek mamasını nereye koymasını istediğini sordu.