Mağazamız, geniş bir skalada modaya uygun elbise satmaktadır.
- Our store sells a wide range of fashionable clothes.
Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.
- She altered her old clothes to make them look more fashionable.
Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Onun evi çok moderndir.
- Her house is very modern.
O mimar çok modern evler inşa ediyor.
- That architect builds very modern houses.
Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.
- In most cases, modernization is identified with Westernization.
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.
- I think fashion models today are too thin.
Tom Mary'nin ofisine girmeden önce telefonunu sessiz moda aldı.
- Tom switched his phone to manner mode before he walked into Mary's office.
Önümüzdeki yıl şapkalar moda olacak.
- Next year, hats will become fashionable.
Mağazamız, geniş bir skalada modaya uygun elbise satmaktadır.
- Our store sells a wide range of fashionable clothes.
Tom her zaman şık kıyafetler giyer.
- Tom always wears fashionable clothes.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.
In insert mode, characters typed are directly inserted into the buffer.