Ben her zaman modaya uygun kıyafetler giymeye çalışırım.
- I always try to wear fashionable clothes.
Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok yüksek.
- It's sort of fashionable, but the price is too high!
Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir.
- Art is the most intense mode of individualism that the world has known.
Bu, hurafenin modern bir biçimidir.
- That is a modern form of superstition.
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
- Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
Neden Çin'de modern teknoloji gelişmedi?
- Why didn't modern technology develop in China?
Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.
- In most cases, modernization is identified with Westernization.
O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
- At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
Genellikle bir konser öncesinde seyirciden ya telefonlarını kapatmalarını ya da sessiz moda geçmelerini isteyen bir duyuru vardır.
- Usually before a concert there is an announcement asking the audience to either turn off their phones or switch them to manner mode.
İbranice hiç eski moda değil ama oldukça modern, coşkun ve taze.
- Hebrew is not at all old-fashioned, but rather modern, effervescent, and fresh.
O her zaman moda kıyafetler giyer.
- She always wears fashionable clothes.
Bu tür elbise oldukça moda oldu.
- That kind of dress has become quite fashionable.
Tom her zaman şık kıyafetler giyer.
- Tom always wears fashionable clothes.
Modern yöntemler sanayiyi geliştirdi.
- Modern methods improved industry.
Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.
- Modern methods have pushed industry forward.
In insert mode, characters typed are directly inserted into the buffer.