O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
- He will find the bus stop easily.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
İnsanlar genelde banliyölerde rahatça yaşamaktadır.
- People often live comfortably in the suburbs.
Yeni evimize rahatça yerleştik.
- We are comfortably established in our new home.
She solved the problem with ease.
- Sie löste das Problem mit Leichtigkeit.
He did the crossword with ease.
- Er machte das Kreuzworträtsel mit Leichtigkeit.