Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- I entered someone else's room by mistake.
Yanlışlıkla eldivenlerimi ters yüz giydim.
- I put my gloves on inside out by mistake.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Aynı hatayı tekrar yapma.
- Don't make the same mistake again.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid to make a mistake.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.
- When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- I entered someone else's room by mistake.
Ben bir yanlış yapmak istemiyorum.
- I do not want to make a mistake.
Korkarım ki bir hata yapacak.
- I am afraid he will make a mistake.
Eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.
- If you make a mistake, just cross it out neatly.
Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
- Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that he was mistaken.
Tom Mary'nin Boston'a taşınacığını düşündü ama yanılmıştı.
- Tom thought Mary was moving to Boston, but he was mistaken.
Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
O dosyayı yanlışlıkla sildim sanırım.
- I think I mistakenly deleted that file.
O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
- He is not a man to admit his mistakes easily.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
Senin politikan yanlış.
- Your policy is mistaken.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
Without music, life would be an error.
- Without music, life would be a mistake.
... my opinion, a mistake. And with regards to young people coming along, I've got proposals ...
... That's a mistake. ...