Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

missing, deficient

listen to the pronunciation of missing, deficient
Английский Язык - Турецкий язык

Определение missing, deficient в Английский Язык Турецкий язык словарь

short
{s} az
short
(Sigorta) perıod
short
gafleten
short
aniden

Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık. - Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.

short
(viski/vb.) az miktarlarda içilen sert içki
short
kısa süren

Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir. - Heroing is one of the shortest-lived professions there is.

short
{s} çapaklı [met.]
short
birdenbire

Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi. - After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.

short
{s} gevrek
short
{s} iyi pişmiş
short
haricinde
short
tersçe
short
{s} bücür
short
{s} kıt

Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi. - The recent coffee shortage brought about many problems.

Olası şüphelilerin kıtlığı yok. - There's no shortage of possible suspects.

short
satılırken elde bulunmayan gevrek
short
ihtiyacı karşılamayan
short
{s} bodur

Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir. - My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.

short
{s} kısa kesilmiş
short
(isim) kısa metrajlı film, kısa devre, kontak, kasa açığı, kısa hece, kısa okunuşlu ünlü
short
birden

Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi. - After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.

Английский Язык - Английский Язык
short

The cashier came up short ten dollars on his morning shift.

missing, deficient
Избранное