Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.
- We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.
Onun projesi başarısızlıkla sona erdi.
- His project ended in failure.
Hata için o suçlanacak.
- He is to blame for the failure.
Hatası için kötü şansını suçluyor.
- He blames his failure on bad luck.
Tek bir hata, ve sen bir fiyaskosun.
- A single mistake, and you are a failure.
Parti bir fiyaskoydu.
- The party was a failure.