Near the end of his life, he started to worry a lot about what his legacy would be.
- Hayatının sonlarına yakın, mirasının ne olacağı hakkında çok endişelenmeye başladı.
I am concerned about my legacy.
- Mirasım hakkında endişe duyuyorum.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
This is the cultural inheritance of independence.
- Bu, bağımsızlığın kültürel mirasıdır.
Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
It's very unlikely that Tom's children inherited anything from him.
- Tom'un çocuklarının ondan bir şey miras alması çok zayıf bir olasılıktır.
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
Edward inherited his uncle's estate.
- Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.