This isn't about money or power. This is about my legacy.
- Bu, para ya da güç hakkında değil. Bu mirasım hakkında.
I am concerned about my legacy.
- Mirasım hakkında endişe duyuyorum.
This building should be kept as a national heritage.
- Bu bina ulusal miras olarak tutulmalıdır.
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.