O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
- That store had to reduce their prices.
Başkan Arthur gümrük vergilerini düşürmek istedi.
- President Arthur wanted to reduce the tariffs.
Bu şirket çevresel kaplama alanını azaltmak için yeni teknolojiler kullanıyor.
- This company is using new technologies to reduce its environmental footprint.
Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.