Fındık sonbaharın ortasında hasat edilir.
- Hazelnuts are harvested in mid-autumn.
Bir orta-yaş krizine giriyor.
- He's going through a mid-life crisis.
En uzun parmak orta parmaktır.
- The middle finger is the longest.
O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
Exploded in mid-air.
Discocyalina fosilleri orta paleosen ve eosen de yaşamışlardır.
All students should bear in mind that these books must be readyby mid-semester.
I will get married in my mid-twenties.
Şehir gürültüsünün ortasındalar.
- They are amid the city noises.
Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
- The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
Hediyen bir çölün ortasındaki bir vahanın keşfi gibiydi.
- Your gift was like discovery of an oasis in the midst of a desert.
Bu iki seçenek arasında orta yol yoktur.
- There is no middle ground between these two options.
Üzengi örs ve iç kulak arasında, orta kulakta bir kemiktir.
- The stirrup is a bone in the middle ear, between the anvil and the inner ear.
Dersin ortasında konuşma.
- Don't speak in the middle of a lesson.
Konuşmasının ortasında bayıldı.
- He fainted in the midst of his speech.
The dog ran, jumped, and caught the ball in mid-air.
Since the mid-twentieth century, the exchange of Orders has become less personal and more formal and diplomatic.
mid hour of night.
mid ocean.
... than people think at the mid-point, ...
... the other team will not advance the ball past mid court. ...