O beni neredeyse her gün ziyaret ediyor.
- Er besucht mich fast jeden Tag.
Bu beni çileden çıkarıyor.
- Das macht mich verrückt.
Bugün kendimi çok sağlıklı hissetmiyorum.
- Heute fühl ich mich nicht ganz gesund.
Şimdi kendimi kötü hissediyorum.
- Jetzt fühle ich mich schlecht.
Onu duyduğuma memnun oldum.
- Es freut mich sehr, das zu hören.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself, my name is Lucas.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
Ben bizzat o sorunla karşı karşıyayım.
- I'm facing that problem, myself.
Bunu bizzat halletmeliyim.
- I have to deal with this myself.
Kendi kendime Bu iyi bir fikir. dedim.
- I said to myself, That's a good idea.
Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.
- I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present.
Ben bu kitabı karım için değil, kendim için satın aldım.
- I bought this book for myself, not for my wife.
Ben onun hikayesine inanamıyorum.
- I can't bring myself to trust his story.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself, my name is Lucas.
Kendimi tanıtabilir miyim?
- May I introduce myself?
But, soft! Methinks I scent the morning air; brief let me be.
- Doch still, mich dünkt, ich wittre Morgenluft: kurz lass mich sein.