This is the cultural inheritance of independence.
- Bu, bağımsızlığın kültürel mirasıdır.
The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müzik ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
Near the end of his life, he started to worry a lot about what his legacy would be.
- Hayatının sonlarına yakın, mirasının ne olacağı hakkında çok endişelenmeye başladı.
Teacher, what shall I do to inherit eternal life?
- Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
She inherited her mother's blue eyes.
- O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
Tom wishes for his son to inherit his estate.
- Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
He just moved into an apartment he inherited from his parents.
- Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.