mezarsız

listen to the pronunciation of mezarsız
Турецкий язык - Английский Язык
graveless
{a} having no grave, unburied
Without a grave; unburied
{s} having no grave
mezar
grave

He is digging his own grave. - O, kendi mezarını kazıyor.

Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours. - Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.

mezar
tomb

Where is Romeo? This way! To the tomb! - Romeo nerede? Buradan! Mezara!

What is learned in the cradle is carried to the tomb. - Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.

mezar
{i} vault
mezar
gravestone
mezar
sepulchre
mezar
rest
mezar
burial place
mezar
sepulcher
mezar
bed
mezar
grave, tomb, sepulchre, sepulcher
mezar
burying
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение mezarsız в Турецкий язык Турецкий язык словарь

MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Ziyaret yeri. Ziyaretgâh
MEZAR
(Osmanlı Dönemi) Mezar. Kabir. Ölünün gömüldüğü yer. Makber
Mezar
(Osmanlı Dönemi) TENGNA
mezar
"ziyaret yeri, ziyaret edilen yer" Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt
mezar
Ölünün gömülü olduğu yer, kabir, sin, makber, gömüt: "Mezar, tabuta yakın yerdeymiş ve cenaze dilencilerle kalabalıklaşmıştı."- M. Ş. Esendal
mezarsız
Избранное