She carried that habit to her grave.
- O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
He is digging his own grave.
- O, kendi mezarını kazıyor.
What is learned in the cradle is carried to the tomb.
- Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
When their leader died, they placed his body in a large tomb.
- Liderleri öldüğünde, onun vücudunu büyük bir mezara yerleştirdiler.