Yeni bir termostan içilen çay biraz metalik bir tat veriyor.
- Tea, drunk from a new thermos, tastes a little metallic.
Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
- Plutonium has a metallic taste.
Felsefe taşı baz metalleri altına dönüştürebilen efsanevi bir maddeydi.
- The philosopher's stone was a legendary substance capable of turning base metals into gold.
Onun bekaret kemeri havaalanındaki metal detektörünü harekete geçirdi.
- Her chastity belt set off the metal detector at the airport.
Çatı metal levha ile kaplıdır.
- The roof is covered with sheet metal.
Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
- Plutonium has a metallic taste.
Yeni bir termostan içilen çay biraz metalik bir tat veriyor.
- Tea, drunk from a new thermos, tastes a little metallic.
Yeni bir termostan içilen çay biraz metalik bir tat veriyor.
- Tea, drunk from a new thermos, tastes a little metallic.
Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
- Plutonium has a metallic taste.
Yeni bir termostan içilen çay biraz metalik bir tat veriyor.
- Tea, drunk from a new thermos, tastes a little metallic.
Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
- Plutonium has a metallic taste.
base-metal sample.
Which nu-metal song has rocked your world this year?.
Plutonium has a metallic taste.
- Plütonyumun metalik bir tadı vardır.
Tea, drunk from a new thermos, tastes a little metallic.
- Yeni bir termostan içilen çay biraz metalik bir tat veriyor.
Copper and silver are both metals.
- Bakır ve gümüş her ikisi de metaldir.
Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.
- Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.
Nickel is a hard, silver-white metal.
- Nikel, sert, gümüş beyazı bir metaldır.
Her chastity belt set off the metal detector at the airport.
- Onun bekaret kemeri havaalanındaki metal detektörünü harekete geçirdi.
The roof is covered with sheet metal.
- Çatı metal levha ile kaplıdır.
... this metal object and that's called a Faraday cage. Well, what Michael Faraday did was, ...
... -( metal clanging ) - WHOA! ...