We have a colleague in Spain.
- İspanya'da bir meslektaşımız var.
His colleague was transferred to an overseas branch.
- Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.
I talked to my coworkers about it.
- Onun hakkında meslektaşlarımla konuştum.
Mary slept with a coworker.
- Mary bir meslektaşı ile uyudu.
Dan seriously injured a co-worker with his chainsaw.
- Dan testeresi ile bir meslektaşını ciddi biçimde yaraladı.
He works really hard, and his co-workers respect him for it.
- O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
Tom and Mary are both colleagues of mine.
- Hem Tom hem de Mary benim meslektaşlarım.
My colleagues warmly welcomed me.
- Meslektaşlarım sıcak bir şekilde karşıladılar beni.