meselen

listen to the pronunciation of meselen
Турецкий язык - Английский Язык
issue of
mesele
matter

You must bring home to him the importance of the matter. - Meselenin önemini ona iyice anlatmalısın.

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

mesele
problem

This problem is a real challenge. - Bu mesele gerçek bir sorundur.

We're going to discuss the problem tomorrow. - Meseleyi yarın tartışacağız.

mesele
issue

Publication of this month's issue will probably be delayed one week. - Bu ayın meselesinin yayımlaması olasılıkla gelecek haftaya ertelenecek.

We have to grasp this issue. - Bu meseleyi anlamak zorundayız.

mesele
affair

I am not concerned with the affair. - Ben mesele ile ilgili değilim.

There was an air of mystery about the whole affair. - Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.

mesele
chose
mesele
concern

It's a matter that concerns all of us. - Bu hepimizi ilgilendiren bir mesele.

It was clear that she was not concerned with the matter. - Onun mesele ile ilgilenmediği açıktı.

mesele
cause

They accused him of being in the classroom in order to cause trouble. - Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.

The question is who caused the accident. - Mesele kazaya kimin neden olduğu.

mesele
puzzle
mesele
subject matter
mesele
crux

That's the crux of the matter. - Meselenin püf noktası odur.

mesele
hangup
mesele
shebang
mesele
business

Tom is scrupulous in matters of business. - Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.

mesele
proposition
mesele
point

I think you're missing the point. - Bence asıl meseleyi gözden kaçırıyorsunuz.

I think you're missing the point. - Bence asıl meseleyi gözden kaçırıyorsun.

mesele
question

The question was discussed in detail. - Mesele derinlemesine tartışıldı.

It's a question of life or death. - Bu bir ölüm kalım meselesi.

mesele
problem, question, matter, issue, affair, case
mesele
res

I hope this matter is resolved quickly. - Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum.

mesele
topic
mesele
(Hukuk) case

As far as I know, this is not the case. - Bildiğim kadarıyla mesele bu değil.

mesele
questlon
mesele
affaire
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Misâl ve örnek olarak. Söz gelişi. Mesel
MESELE
(Osmanlı Dönemi) Gölgelik
mesele
Problem
mesele
Sorun: "Nevin meseleyi derhâl anlayarak kapıya geldi, arabacıya seslendi."- P. Safa
mesele
Güç iş
mesele
Güç iş: "Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir."- R. N. Güntekin
mesele
(Osmanlı Dönemi) düşünülüp halledilecek iş ve husus, ehemmiyetli iş; problem
mesele
Sorun
meselen
Избранное