Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
- In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Yarın partiye gelecekmisin?
- Will you come to the party tomorrow?
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Meros kesinlikle bir yalancı değildir.
- Meros is definitely not a liar.
Meros kesinlikle bir yalancı değildir.
- Meros is certainly not a liar.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
- No one was in a hurry to leave the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.