What is she so curious about?
- O, ne hakkında çok meraklı?
She's curious to find out who sent the flowers.
- O, çiçekleri kimin gönderdiğini bulmak için meraklıdır.
My daughter is a communicative and inquisitive girl.
- Kızım iletişim kuran ve meraklı bir kızdır.
Tom looks inquisitive.
- Tom meraklı görünüyor.
I didn't mean to be nosy.
- Ben meraklı olmak istemedim.
They're awfully nosy.
- Onların her ikisi de son derece meraklı.
Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlara meraklıdır.
I'm always interested in reading his column.
- Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım.
He is not very keen on coming tomorrow.
- Yarın gelmeye çok meraklı değil.
Tom says I'm too nosey.
- Tom fazla meraklı olduğumu söylüyor.
She looked quizzically at him.
- O meraklı meraklı ona baktı.
He is not very keen on coming tomorrow.
- Yarın gelmeye çok meraklı değil.
I'm always interested in reading his column.
- Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım.
Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlara meraklıdır.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
I am fond of the cinema.
- Ben sinema meraklısıyım.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
Curiosity killed the cat.
- Fazla merak iyi değildir.
His story excited everyone's curiosity.
- Onun hikayesi herkesin merakını uyandırdı.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbola meraklıdır.
Ania is interested in computers.
- Ania bilgisayarlara meraklıdır.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
I wonder who that girl is.
- O kızın kim olduğunu merak ediyorum.
He will be wondering what we are doing.
- Ne yaptığımızı merak ediyor olacak.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am fond of the cinema.
- Ben sinema meraklısıyım.
My sister is fond of music.
- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
I wonder what it tastes like.
- Tadının nasıl olduğunu merak ediyorum.
She wondered how his lips would taste.
- O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
I wonder if you have ever really cared for me.
- Beni gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorum.
Don't worry. I'll take care of that.
- Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.