She wondered where Sam was and what he was doing.
- Sam'in nerede olduğunu ve ne yaptığını merak etti.
I wondered if I could do such a thing.
- Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
I bet you're wondering why Tom left so early.
- Tom'un neden bu kadar erken gittiğini merak ettiğine bahse girerim.
That's something people wonder about.
- Bu, insanların hakkında merak ettiği bir şey.