The customs officials examined the boxes.
- Gümrük memurları kutuları inceledi.
The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
- Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
She became a police officer.
- O, bir polis memuru oldu.
Don't tell Tom you're a cop.
- Bir polis memuru olduğunu Tom'a söyleme.
A police officer is talking to her.
- Bir polis memuru onunla konuşuyor.
He became a police officer.
- O bir polis memuru oldu.
My father is a bank clerk.
- Babam bir banka memuru.
She married a bank clerk.
- O bir banka memuru ile evlendi.
I was a public servant.
- Ben bir devlet memuruydum.
Government officials inspected all factories.
- Devlet memurları bütün fabrikaları denetlediler.
These government officials are corrupt.
- Bu devlet memurları rüşvetçidir.
There were ten police officers on the spot.
- Noktada on polis memuru vardı.
A police officer is talking to her.
- Bir polis memuru onunla konuşuyor.
The policeman protected the witness.
- Polis memuru tanığı korudu.
The policeman is on duty.
- Polis memuru görevde.
The customs officials examined the boxes.
- Gümrük memurları kutuları inceledi.
Some officials may have been corrupted.
- Bazı memurlara rüşvet verilmiş olabilir.
My father is a bank clerk.
- Babam bir banka memuru.
He gets a reasonable salary as a bank clerk.
- Bir banka memuru olarak makul bir maaş alır.
I was a public servant.
- Ben bir devlet memuruydum.
Tom has been working as a dispatcher.
- Tom bir hareket memuru olarak çalışıyor.
Tom is working as a dispatcher.
- Tom bir hareket memuru olarak çalışıyor.
I was a public servant.
- Ben bir devlet memuruydum.
The police constable arrested the teenager for shoplifting.
- Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı.