I often heard him playing the melody on the trumpet.
- Ben sık sık onun trompette melodi çaldığını duydum.
This melody is familiar to many Japanese.
- Bu melodi birçok Japona tanıdıktır.
Tom whistled a tune as he walked along the river.
- Tom nehir boyunca yürürken bir melodiyi ıslıkla çaldı.
All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
- Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.
I could hear the sound of Tom's voice coming from the next room.
- Tom'un bitişik odadan gelen melodisinin sesini duyabiliyordum.
What is your favorite sound?
- En sevdiğin melodi nedir?
I only heard three chimes.
- Ben sadece üç melodi duydum.