Belki bu dünya başka bir gezegenin cehennemi.
- Maybe this world is another planet's Hell.
Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
- In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
Belki onlar mutlu olabilirler.
- Maybe they can be happy.
Belki Tom'un nereye gittiğini bulmama yardımcı olabilirsin.
- Maybe you can help me find out where Tom went.
Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
- Maybe we can make a deal.
Belki de Tom bizi anlamadı.
- Maybe Tom didn't see us.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
Belki bana geri döneceksin?
- Maybe you'll come back to me?
Perhaps you could learn a thing or two from Tom.
- Maybe you could learn a thing or two from Tom.
Perhaps this is all you have left to do.
- Maybe this is all you have left to do.