This is a view of the Alps.
- Bu Alplerin bir manzarasıdır.
Everyone says the view from here is beautiful.
- Herkes buradan manzaranın güzel olduğunu söylüyor.
He addressed my full attention to the landscape outside.
- Bütün dikkatimi dışarıdaki manzaraya yöneltti.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
The scenery was too beautiful for words.
- Manzara kelimelerle anlatılamayacak kadar çok güzeldi.
The scenery carried me back to my younger days.
- Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
The scenery carried me back to my younger days.
- Manzara beni daha genç günlerime geri götürdü.
You should see the sight.
- Manzarayı görmelisin.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
This place is famous for its scenic beauty.
- Bu yer manzarasının güzelliği ile ünlüdür.
Japan is famous for its scenic landscapes.
- Japonya, doğal manzaraları ile ünlüdür.
Why don't you take some pictures of yourself with scenery of Boston in the background?
- Neden arka planında Boston manzarası olan kendine ait bazı resimler çekmiyorsun?
Let's get a picture of us with the sea in the background.
- Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
The hotel has a good prospect.
- Otelin güzel bir manzarası var.
It's a spectacle you won't forget.
- Bu unutmayacağın bir manzara.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.