Bazen düşünüyorum şimdi gidersem beni özleyip özlemiyeceğini
- Manchmal überlege ich, wenn ich jetzt gehen würde, ob man mich überhaupt vermissen würde.
Bazen babamı duşta şarkı söylerken duyuyorum.
- Manchmal höre ich meinen Vater im Bad singen.
Ara sıra hâlâ benim için ağladığını biliyorum.
- I know that you still cry for me sometimes.
Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
- Lucy sometimes visits May.
O bazen işe arabayla gider.
- Sometimes he drives to work.
Bazen onlarla buluşuyoruz.
- We sometimes meet them.
Arasıra bana yaz ve nasıl olduğundan beni haberdar et.
- Write to me sometimes and let me know how you are doing.
Sometimes he can be a strange guy.
- Manchmal kann er ein seltsamer Junge sein.
Sometimes I can't help showing emotions.
- Manchmal kann ich es nicht vermeiden, Gefühle zu zeigen.
they detract, scoffe, and raile (saith one), and bark at me on every side; but I, like that Albanian dog sometimes given to Alexander for a present, vindico me ab illis solo contemptu; I lie still, and sleep, vindicate myself by contempt alone.