She puts on a lot of lipstick when applying make up.
- O makyaj yaparken bir sürü ruj sürer.
Can you wait until I make up my face?
- Makyaj yapana kadar bekler misin?
Most women are not so young as they are painted.
- Çoğu kadın makyajlı oldukları kadar genç değil.
He had his wife painted.
- O, karısına makyaj yaptırdı.
Her thick makeup is disgusting.
- Onun koyu makyajı iğrençtir.
I think Mary is too young to wear makeup.
- Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.
A little make-up worked wonders with her.
- Birazcık makyaj onda harikalar yarattı.
I've got to take a make-up test.
- Bir makyaj testi yaptırmam lazım.