Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
- You should make sure of the fact without hesitation.
Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
- Before that, we had better make sure of the fact.
İyi fiziksel durumda olan biri için dağa tırmanmak bir çocuk oyuncağı.
- For a person who is in good physical condition, climbing mountains is a cinch.
Yüzmeyi öğrenmek bir çocuk oyuncağı.
- It's a cinch to learn to swim.
Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know what to make of this.
Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
- I'm not quite sure what to make of this.
Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
- Before that, we had better make sure of the fact.
Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.
- Make sure you turn everything off before you leave.
Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
When you leave, make sure you lock the door behind you.